26 Nisan 2019 Cuma

Beyaz Yaka aslında karaysa




Mavi yaka işçiler kadar olamadık, aslında tam da Turkiye örneği..

Beyaz yakanın inanılmaz korkusu, menfaatçi hisleri, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılığı, aslında “aman şahit yazarlar” diye üç maymunu oynamacılığı.
Olmasa arkanızda biraz daha duyarlı olup sokağa çıkan kardeşleriniz, sizin yerinize kadınlar gününde, 1 mayısta sokaklara dökülüp haykıran, beğenmediğiniz solcular.. Biraz size de dokunsa keşke yapmadıklarınız, ekran başında ya da son model telefonlarınızla sosyal medyadan takip ettiklerinizi yaşasanız ya biraz, azıcık cesaret göstersenize! Orta sınıf zihinlerinizi biraz da diğerlerini anlamaya çalışarak değil, yaşarak eğitmeye çalışsanıza. Beyaz yakalrınız fanusunuzdan çıkarsanız kirlenir diye mi bu tutarsızlığınız. Keşke size de dokunsa izledikleriniz, keşke yaşasanız empati yapmaya çalışarak zırvalaıklarınız..
Sizin yapmadıklarınız yüzünden gün be güN kötüye gider her şey.

En çok sizin sesiniz çıkar güvende olduğunuz bir ortamda konusurken, Tükürüklerinizi saça saça, haklılığınız emin, etrafınızaki 3-5 kişiyi bıktırırcasına nefret kusarsınız.. Sizi ispiyonlamayacak insanların yanında yapabilirsiniz bunu ancak, korktuğunuzu kendinize bile itiraf edemezsiniz. Gururlu geçirnisiniz, oysa topluma ya da insalığa ya da bir adım uzak çevrenize öyle duyarsız olduğunuzu kimse yüzünüze vurmaz. O kadar dardır ki çevreniz, sosyal medya arkadaşlarınızın varlığıyla hesaplanmaz. Kırıntıda brunh yapmaya benzemez oysa hak mücadelesi. Sizin ekmek mücadeleniz yoktur zaten bar hak ve adalet mücadeleniz olsa keşke.
Ahlaklı geçinirsiniz ya, en büyük ahlaksızlıktır adaletsizliğe karşı susmak. Evde konuşmak kolaydır da, konuştuğunuz şey bir şeyleri değiştirme potansiyeli sağlayacak şekilde ciddi adım olduğunda güVEnli yuvanıza geri kaçarsınız

Dışarı çıkın, başınızı korku duvarınızın dışına uzatın, biraz koklayın hayatı, biraz insaf edin. Varlığınızı sorgulayın mesela.. olmadı mı yok olun, taş koymayın!

24 Kasım 2014 Pazartesi



Hele ki böylesine zor bir süreçten geçtiğimiz, dönüştürüldüğümüz, doğasız, vicdansız, akılsız yaşamaya zorlandığımız günlerde öğretmenlerimiz o dakar önemli ki.. İdealist olanları var, yenilikçi olanları, muhafazakar, modern..
Benim beklentim; ne olurlarsa olsunlar, yüreklerinde sevgi ,vicdan kalmamışsa çocuklara, eğitime, öğretime dair; sabır yoksa sözlerinde, ellerinde, bıraksınlar bu mesleği.  Hakaret etmesinler yavrulara, mutsuzluklarını yansıtmasınlar, kendi duyarsızlıklarını öğretmesinler !

Bu grubun dışında kalanlar ise ne olur vazgeçmeyin, nasıl iyi olurum da onları iyi ederim diye düşünmekten, önce kendinizi sonra öğrencilerinizi geliştirmekten, ilk önce sevgiyi, sevmeyi öğretmekten, çocukların meraklarını körüklemekten, düşüncelerini özgür bırakmalarına yardımcı olmaktan, tartısmaktan..
Gününüz kutlu olsun!